1. Orada
O, kahvaltısını sıklıkla orada yer.
Yağmur ormanlarının, dünya yüzeyinin sadece yüzde ikisini kaplamasına rağmen; vahşi bitki, hayvan ve bitki türlerinin yarısından fazlası orada yaşar.
Çünkü bu orada.
Orada biri var mı?
Biz altıda orada olacaksak, şimdi hareket etmek zorundayız.
Sözleşmeyi imzalayarak, beş yıl daha kendimi orada çalışmaya adadım.
Orada bir sürü yaratık çeşidi gözlemledi.
Bak! Orada meteor gidiyor.
Kesilmiş uzuvları olan insanlar onları hâlâ orada gibi hissetmeye devam ediyor.
Merakım gelecekte çünkü hayatımın geri kalanını orada geçireceğim.
O, Brezilya'ya gitti ve orada kaldı.
Gerçekten Finlandiya'ya gitmek ve orada yaşamak isterim ama ilk olarak İsveççemi geliştirmem gerekecek.
Bogdan, yarın orada olacağını söylemişti.
Zamanında olmak istiyorsan, 11:00'e kadar orada olmalısın.
Bir trafik sıkışıklığı yakalanmazsak, sanırım zamanında orada olacağız.